|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir betta üretimi macerası ( Betta splendens )
İlk betta splendens erkeğimi almam 2008 temmuzunda Ak-Fo ( geleneksel ) Ankara buluşmalarına rastlıyor. O sabah, akvaryumu birbirine katan bir double black melek erkeğini verip , biraz da yem almak için Bayram Çakır’ın yanına uğramıştım. Henüz buluşma için gelen olmamıştı. Sohbet sırasında betaları üreten bir arkadaşımızın geleceğinden bahsetmiş , ona ayırdığı birkaç erkek betayı göstermişti bana. Dayanamadım ve çok hoşuma giden bir tanesini satın aldım.

Erkek Crowntail

Erkek crowntail ve tank arkadaşı olan elma salyangozunun üstten görünüşü
En ufak bir fikrim yoktu o ana kadar Asya balıkları ile ilgili. Elimdeki 18 litrelik boş bir akvaryumu kendisine tahsis ettim ; yanında 3 adet elma salyangozu ile. O sırada meleklerim ani bir kararla eş tutup yumurtlayınca ve yavruları da uçurmayı başarınca o akvaryumu yavrulara tahsis etmek durumunda kaldım ve forumdan araştırarak , kendisine 2.5 litre su alabilen bir mika saksı– orkideler için satılan saksılardan – aldım. Kendisi ile kurduğumuz iletişim, bu mika saksı ile akvaryumdan- çalışma masamın üzerine taşınması ile başladı.

Beyefendinin bir makro fotoğrafı
Hep düşünmüşümdür ; ortamda yalnız olmalarından mı , yoksa dikkatli balıklar olmalarından mı diye; tepki vermeleri her şeye… Fakat çalışırken suyun üzerinde yüzer durumda bulunan ricciaların üzerine yatarak elimin hareketlerini ;ayağa kalktığımda yemlerin yanına gidip gitmediğimi takip eden ; elimde kırmızı kutuyu görmezse farklı bir yem olduğunu anlayıp hiç istifini bozmayan ; kırmızı kutuyu gördüğü anda sudan zıplayarak tepki veren bir balığa dikkatliden çok daha farklı şeyler söylenebilir zannediyorum.
Bilimsel olarak hafızalarının birkaç saniye ile sınırlı olduğunu okumuşuzdur hep bir yerlerden. Ben şahsen inanmıyorum , inanmak istemiyorum. Birkaç tür balıkta yaşadığım üzere sevildiğini anlayan , tepki veren hayvanlar bunlar da ; ve öğreniyorlar. Aynen başka hayvanların öğrenebildiği gibi.
O sıralar çok farkında olmasam da damızlık olarak beslemişim betamı. Yavru melekler için sürekli çıkarttığım artemiadan arada birkaç damla suyuna damlatarak ( artemiaları takip edip son anda hamle yaparak yakalamasını seyretmeyi çok sevdiğimden )ve kan kurdu ile bits’e takviye yaparak..
Bir süre sonra , yavru melekler bir miktar büyüyüp farklı bir tanka alınınca akvaryumuna kavuştu beyefendimiz. Oysa ben fena halde mutsuzdum durumdan , artık kendisini rahatlıkla göremiyordum çünki. Fakat madem öyle; o da mutsuz olmasın diyerek , uzun uğraşlardan sonra yanına bir dişi betta bulmayı başardım. Fakat dişi beta biraz baskın göründüğünden gözüme , aralarına saydam olmayan plastik bir bölücü yaparak birbirlerini bir süre görmelerini engelledim. Dişi betanın davranışlarını anlamaya ve erkeğe bir zarar verip vermeyeceğini kavramaya çalışıyordum o sıralar. Aynı şekilde artemia ve kan kurtlarından dişi betta da nasibini aldı ve birkaç günde toparlandı.

Dişi Crowntail
Erkek betalar ne kadar kişilik sahibi balıklarsa dişi betalar da o kadar umursamaz oluyorlar gözlemlerime göre. Erkekler kadar dikkatli ve durumun farkında olsalar da , sahibi ile iletişim kurmaktan kaçıyorlar. Halit hocamın deyişi ile ‘evin nazlı kızı’ gibiler. Ev kedilerine benzetiyorum bu anlamda dişi betaları. Nasıl ki kedilerin evde belli bir koltukları , yedikleri belli şeyler , ve hatta tepkisinden emin oldukları için bazı hareketleri sadece ona yaptıkları belli insanlar olur; dişi betaların da aynen öyle. Siz ne yaparsanız yapın , kendileri istemediği sürece ne yem yedirmek , ne izlemek ne de herhangi bir tepki beklemek mümkün olmuyor. Bunların yanında ise erkek betalar evin küçük terier’i gibiler. Sıcak kanlı ve arkadaş…
O sıralarda okuduklarımdan olsa gerek – sürekli araştırmaktaydım - üretmeyi denemeye karar verdim. Şu anda da sorsanız , 3 saat boyunca akvaryumun başında kalakaldığım yegane olaydır çiftin üreme seramonisi. Fakat önce hazırlıkları anlatmam lazım.
Öncelikle Can Bey’in ( Onur Can Bakır) başka bir forumda paylaştığı sistemi uygulamaya karar verdim. Sistem kısaca akvaryumu cam ile ikiye bölmek ve zamanı geldiğinde camı alttan hafifce aralamak üzerine kurulu. Böylelikle dişiye kaçmak için her halukarda bir yer oluyor ; çünki erkek yuvayı korumak adına yuvanın altına dönmek zorunda kalıyordu. Bu sebeple vantuz yardımı ile sabitlediğim camı akvaryuma ; erkek betayı ise kendi tarafına aldım. Yuvayı sağlam yapması için birkaç adet su mercimeği ve bir öbek riccia’yı da suya ekledim. Aslında ona bir süre alışması için fırsat vermem gerekiyordu. Fakat ilginçtir bundan sonra şansım fena halde yaver gitti ve 2. Günün sonunda yuva tam olarak hazır durumda idi.

Çiftimizin pembe fittonia'lı rezidansı 
Dişiyi karşı tarafa aldığımda huzursuzdum aslında. Araştırdığım kadarı ile betalarda çiftleşme çok kanlı geçebiliyor , balıkların birbirine zarar vermesi ile sonuçlanabiliyordu. Neyse ki korktuğum gelmedi başıma ve dişi beta da hazır olduğunu hareketleri ile çok rahat bir şekilde sergilemeye başladı.Yine de erkekten gerekirse kaçabilmesi için, iki adet ,saksı içinde bulunan emers bitkilerimden fittonia’yı dişinin bulunduğu tarafa yerleştirdim. Saklanmak istediğinde erkekten kaçması için güzel bir labirent yapmış oldum böylelikle. Çiftleşme seramonisi bitiminde dişiyi sağlıklı bir şekilde geri alabilmemi sağlayan da bu bitkilerdir aslında.
Betaların çiftleşmeye hazır olmaları ile ilgili söylenen en önemli şey , dişide meydana gelen dikey çizgilerdir aslında. Karnı şiş , dikey çizgilere sahip ve yumurta beneği şişkin( anüsün hemen üzerinde bulunan beyaz nokta) ve parlak olan dişi beta üremeye hazırdır denir. Oysa ki rengi koyu olan dişilerde bu çizgiler görülemeyebiliyor. Yumurta beneğinin şişkin ve parlak olmasından anlamak ise tecrübe ile ancak mümkün oluyor. Bu sebeple dişinin hareketlerine göre tahmin etmek gerekebilir bazı durumlarda. Dişinin camın önüne gelip hafif dikey bir açı ile durması , yine hafifçe titremesi ve kaçar gibi yapıp tekrar camın önüne gelip aynı hareketleri sergilemesi de bir kıstas aslında üremeye hazır olmakla ilgili. Bu sırada erkeği de takip edip sürekli yuvasını güçlendirmekle ve dişi camın önüne geldiğinde ona gövde gösterisi yapmakla haşır neşir olduğundan emin olmak lazım elbette.
Emin olduğum an camı zeminden 6-7 cm kadar kaldırdım ve altına camın düşmemesi için bir destek koyup beklemeye başladım. Tahmin ettiğim – umduğum – gibi erkek yuvadan ayrılıp dişiyi biraz kovalar gibi yapıp tekrar yuvanın altına dönüyordu. O yuvanın altına döndüğünde ise dişi balık saklandığı yerden çıkıp yuva altına gelip tekrar kaçıyordu. Bu seramoni yaklaşık olarak yarım saat sürdü. Bu süreçten sonra ise erkek yuva altında beklemeye başladı ve dişi de o tarafa geçerek ve yuva altında bekleyerek çiftleşmeyi başlattı.
Çiftleşme seramonisi çok ilginç ve bir o kadar da hayret verici hakikaten. Erkeğin belinden ikiye bükülüşü , dişiyi sarması ve yumurtaları döktürürken onları döllemesi… Bu durumda dikkatlerini dağıtacak her türlü hareketten kaçınmak gerekiyor. Özellikle ‘dişi öldü’ diye zıplamak seramoninin uzamasına sebep olabiliyor. J Ben biraz geç öğrensem de ; yumurta döken dişi; erkek yerden dökülen yumurtaları toplayıp yuvaya yerleştirene kadar baygın kalıp dibe düşebiliyor. 5-10 sn sonra kendine gelip yuvanın altına giderek beklemeye başlıyor yeniden…
Benim çiftimin çiftleşme seramonisi yaklaşık 3 saat kadar sürdü. O sıralarda sayamamış olsam da bardak ve şişelere dağıtırken saydığım kadarı ile 250 kadar yumurtayı yuvaya yerleştirmiş erkek betam. Hatta ilginçtir dişi beta da bu olaya yardım etti zaman zaman. Dişilerde nadiren karşılaşılan bir durumu gözleme şansım da oldu böylelikle. Dişiyi ayırma zamanının geldiğini kovalamacanın başlamasından anladım ve dişiyi kendini toplaması için ayrı bir tanka geri aldım. Erkek beta ise sürekli yere düşen yumurtaları toplamakla meşgul oldu 2 gün boyunca.

Yumurtalarımız
Konu ile ilgili yazıları okuduğumda dipte materyal olmamasının avantajından bahsedildiğini ; böylelikle erkek betanın yumurtaları rahatça bulup yuvaya yerleştirdiğinin anlatıldığını okumuştum. Fakat elbette materyal koymamak balığın rahat etmesi açısında önemli olsa da , erkek bu aşamada o kadar dikkatli ve tedbirli oluyor ki , huzursuz olmaya gerek kalmıyor. Bunu ise aradaki camın istemeden bir tarafa doğru devrilip, yuvayı dağıtıp , yumurtaları 4 bir tarafa saçmasından sonra; erkek betanın, dibe düşen veya bitkilerin arasında kalan yumurtaları arayıp, bulup, yuvaya yerleştirmesi ile örnekleyebildim.Boğuldular diye kendi kendimi yerken ilk yüzen kuyruğu 50. Saatin sonuna doğru gördüm. Aslında camla beraber saksılardan bir miktar torfun da suya düşmesine endişelenmiştim. Fakat sonradan öğrendiğim kadarı ile istemeden çok iyi bir şey yapmışım bebekler için. Üretim için önerilen su düzenleyicilerinden olan terminalia catappa yaprağı ( hint cevizi ) veya siyah su ekstresi de torfun yaptığı gibi suyu yumuşatmak için kullanılan çözümlermiş.
Yaklaşık 50 saat boyunca hiç durmadan aç bilaç taşıma işlemini tekrarlayan balık ise bu saatlerin sonunda artık zeminde yan yatmaya başlamıştı. Dayanamayıp onu da yeni yerine alarak suya vitamin takviyesi yaptım. Bebekler yüzmeye yavaş yavaş başladıklarından huzursuz olmama gerek kalmamıştı.


72 saat sonra ilk yavrularımız
Bebeklerin beslenmesi ile ilgili yazılanlar tam bir muamma aslında. Suya yumurta sarısı eklemeyi hiç istemedim. Çok çabuk suyu bozmanın yanında , sürekli verildiğinde zeminde ve yan camların yüzeylerinde örümcek ağı benzeri oluşumlar meydana getirerek çok küçük yavru balıklar için tuzaklar oluşturur. İnfusaria’dan ise içinde ne tip bir canlı oluştuğunu bilmediğim için oldum olası hazetmedim. Fakat yavruların bu kadar küçük olacağı da aklıma gelmemişti ve onlara artemia hazırlamıştım. İlk andaki şaşkınlığımı kelimelerle anlatmam mümkün değil. İki yumurtadan yeni çıkmış artemiayı yan yana getirin ve yanına beta yavrusunu koyun ; aynı büyüklükteler… Ciddi anlamda artemialar yavruyu yaralarsa diye korktuğumu hatırlıyorum. J


Yaklaşık 9-10 günlük yavrular
O an için aklıma gelen tek çözüm , melek çiftimin akvaryumunda çalışmakta olan fazladan bir pipo filtreyi ( riskli bir davranıştır aslında , fakat ben akvaryumun suyunun ve balıklarının sağlıklı olduklarından emindim. ) çıkarıp bebeklerin bulunduğu akvaryuma takmak idi. Pipo filtrenin süngerinde oluşmuş çeşitli mikroskobik canlıları veya podları yiyebileceklerini düşünmüştüm. Üstelik böylelikle suyun üzerindeki yağlanmayı da geçirebilecek ve bir süre sonra oluşacak labirent organları için rahatça yüzeyden hava almalarını sağlayabilecektim.
Neyse ki yanılmamışım. 4. Günün sonunda artemia ile ilk karşılaşmalarına kadar geçen süre zarfında buradan beslendiler ve az da olsa büyüme kaydettiler. İçim elvermediğinden toplam 3 damla olarak yumurta sarısı ( haşlayıp bir bardakta su ile ezin , dibe çökene kadar bekleyin ve üzerindeki sudan çok az alın) eklediğimi söylemem gerekir yine de. Fakat pipo filtrenin çok kısık olarak ta olsa çalışıyor olması bu durumu problemsiz atlatmamı sağladı.



Yaklaşık 1 aylık bebek betalar ( artemia ziyafeti sonrası karınları şiş ) 
Bebeklerin artemia yiyişini görmek ise inanılmaz bir keyif hakikaten. Anne babalarının büyümüşte küçülmüş kopyası gibiler sanki. Büyük bir dikkatle takip edip , son anda saldırıp , neredeyse gövdeleri kadar büyük açabildikleri ağızları ile çekiveriyorlar içlerine. Burada dikkat edilmesi gereken şey ise bir bebeğin 2 artemia ile doyuyor olması. Bu sebeple mümkün olduğu kadar az artemia çıkartmak ve damla hesabı ile vermek gerekiyor. Çünkü okuduğum ve deneyimlediğim kadarı ile ilk 1 ay suya ne kadar müdahale ederseniz o kadar kayıp yaşıyorsunuz. Bu aşamada neredeyse hiç dip çekimi yapmadan ve su eklemeden 1 ay kadar suyu temiz tutmanın yollarını aramak gerekiyor.
Bu konuda bulduğum çözümü paylaşmak isterim sizlerle. 2 günde bir dip çekimini temiz beyaz bir kaba yapıp , bu suyu tekrar tekrar elyaf ve süngerden yaptığım bir katmandan geçirip , tortularının burada kalmasını sağlayıp akvaryuma tekrar ekledim. Bu konuda yardımcı olacağını zannediyorum bu sistemin. Pipo filtreyi ise en fazla 2 kere yine bu suda yıkayarak akvaryuma aldım. Çünkü yavrularda inanılmaz bir boylanma farkı daha ilk haftalardan belli olmaya başlıyor.Renklenmeye başlayan yavruların yanında halen daha podlarla beslenen yavruların olduğunu söylesem abartmış olmam zannediyorum.
15-20 gün civarında bebeklerin labirent denen organları gelişmeye başlıyor. Bu aşamada ister istemez kayıplar da oluyor maalesef. En çok kaybı ben de bu süreç zarfında yaşadım. 2 günde 20 ye yakın yavruyu kaybettim maalesef. Çok istesem de bir çözüm bulamadım buna ve halen daha araştırdığım kadarı ile bu konuda çözüm öneren bir yazıya rastlamadım. Bu aşamada ise, su içi ve yüzeyindeki ısı farklarına dikkat etmek gerekli. Yavrular sudan farklı ısıdaki bir havayı aldıklarında henüz daha yeni gelişen labirent organları için tehlikeli olabiliyor. Benim balıklarım eylül ayında bu aşamayı atlattıkları için problem yaşamadım fakat bu konu ile ilgili strech film ile akvaryumun üzerini sarmak çözüm olarak önerilir her zaman.
Yavrular 3 aylık olana kadar içlerinden sadece çok erken gelişen 10 tane kadarını ayırmak zorunda kaldım. Bunların biribiri ile kavgalarından ve küçük yavruları tartaklamalarından erkek olduklarını düşünüyordum ki , yarısı dişi çıktılar. J Baskın dişiler de erkek gibi davranıyorlarmış meğerse , yumurta beneği çıkana kadar anlama şansım olmadı maalesef.
Ayırma aşamasında 2.5 litrelik şişe toplamakta bana pek çok arkadaşım da yardımcı oldu forumdan. Fakat evdeki görüntüsünden rahatsız olduğumdan yaklaşık 700 ml su kapasitesi olan bira bardakları buldum ve satın aldım. Balıklar gelişene kadar bir süre onları burada tutup , oradan mika orkide saksılarına almak sureti ile ayırma işlemini çözdüm. Dişilerden kendime ayırdığım 9 tanesi bir akvaryumda beraberler. Fakat kendime ayırdığım 12 adet erkek, bu 2.5 litre su alan kaplarda ikamet etmekteler. Genelde 15x15x15 cm lik alanın yeterli geldiği söylenir erkek betalar için. Benim kullandığım kaplarda bu alan biraz daha geniş , henüz bir sıkıntılarının olduğuna şahit olmadım.


12 Aralık 2008 itibari ile erkek betalar
Yavruların hepsini dağıttım isteyenlere , kendime ayırdığım ve bir türlü kopamadıklarım hariç olmak üzere. Artık gelecek yaz onların mürüvvetini görmeyi umut ediyorum.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 10 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|